30 Aralık 2008 Salı

YURT İÇİ KARGO !!!!!!!!YOK ÖYLE YAĞMA

"Sevgili dostlar. İşte bizler millet olarak hep bu yüzden kaybediyoruz. Kuyuya delinin biri bir taş atmış yüz tane akıllı çıkaramamış. Sevgili balcı kardeşim. Sana hediye kovan gönderiliyor olsa bence bu gönderinin ücretinin hediye olduğu için gönderici tarafından ödeniyor olması gerekir. Benim bildiğim hediyenin parasıda kargo ücretide hediyeyi gönderen tarafından ödenmiştir. Yine de aksini düşünecek olursak kargo firmaları gönderinin içerik değeri ile taşıma ücretini faturalandırmazlar. kilo veya hacmi üzerinden fiyatlandırırlar. Bu yüzden lütfen senden mantıklı düşünmeni rica ediyorum. Sözünü ettiğin gönderi bir arı kovanı değil de aynı ölçü ve kiloya sahip 100.000,00 ytl değerinde bir makina parçası olsaydı arı kovanı için talep edilen yine aynı ücret senden talep edilecekti. Lütfen yargısız infaz yapmayalım. Yurtiçi Kargo Türkiye'nin onuru gururudur. Kargo sektöründe lider ve bir okadar da dürüst ve prensiplidir. On binlerce kişiye ekmek veren Türk şirketidir. Ayrıca senin ithamlarının tam tersine Fransızların hissesinin bir kısmını satın almış bir şirket olup, dünyaya adını duyurmuş bir şirkettir. Övüneceğin yere bence sen koskoca kovanın parasını laf edeceğine küçücük kavanozlardaki bal fiyatlarını aşşağı çek çünkü doğanın mucizevi ve senin için maliyeti olmayan zavallı arıcıkların sırtından para kazandığını unutma. 48 lira ödeyeceğin kovandan 48.000 lira para kazanırsın sen. Son olarak on binlerce çalışanı olan, 24 saat içinde tüm araçlarının dünyayı üç kez tur atacak kadar kilometre yaparak harcadığı yakıt tüketiminin bir bedeli olacaktır sanırım. Bence reklam peşindesin dostum. Herkesin ilgisini çekip kendi ballarını tanıtmayı düşünüyorsun. Yazık ama çok yazık ve aynı zamanda çok ayıp ediyorsun. Ben bu memleketin bir evladı olarak Türkiye'de kurulan ilk kargo şirketi için ve onbinlerce insana ekmek veren bir Türk şirketi için sarf ettiğin bu kelimeleri asla kabullenmiyorum. Bence ileri geri ezbere konuşmandansa bir çok kurumsal firmanın neden Yurtiçi Kargo'yu tercih edip neden bu firma ile çalıştıkları konusunda araştırma yapmanı tavsiye ederim. Mutlaka fikirlerin değişecektir emin ol. Ayrıca Yurtiçi Kargonun bence bir tarihçesini de araştır. Umarım tekrar aynı sayfada laf uzattığın şirketten özür dileyeceksin.
18 Eylül 2008 Perşembe 13:32"
Bu yorum geçen sene Yurtiçi kargo için yaptığımız habere yapılmış daha bir sürü yorum var.
Biz yorum kontrolü yapmıyoruz ya .Bizim blok kargo firmalarının savaş alanı olmuş.Ama hep isimisiz yorumlar adını yazmaktan kaçan kişinin sözüne itibar olurmu bu taktir sizin.
Ben Yurtiçi kargodan şikayetimin nedenini açıkca yazdım.Bu savunmayı yapan sanırım o firmada bir çalışan ki beni mantıklı düşünmeye davet ediyor;mantık kurmam gereken konuları ben yorumdan çıkardım ve sıralıyorum
1.Eğer bu kovan sana hediye ise kargo parasını gönderen öder.(Mantıksızım ben ödedim )
2.Gönderiler hacim kiloya göre fiyatlandırılırmış(açıkca yazdım fatura 35 ds gönderi 18 ds)
3 .Göderilen 100.000 ytl değerinde bir eşya olabilirmiş
4.Fransızlarla bir kısım hissede ortaklığı varmış
5.Koskoca kovanın kargosuna itiraz edene kadar maliyeti olmayan küçücük kavanozun
fiyatını aşağı çekmeliymişim .Ben 48 ytl kargo ödediğim kovandan 48000 ytl kazanacakmışım.
Bu mantık bana bir şeyi hatırlattı.
Bir zaman önce suni dölleme konusunda bilgisi olduğunu söyleyen bir zat vardı.Bizler suni dölleme seti almayı düşünüyorduk ama bu setin hangi aletlerden olduştuğunu bilmiyoruz ya.
Bu zattan bir liste yapması ricasında bulundum.Günler geçti gitti bir gün sordum bizim liste ne oldu bu kadar zormu ki diye
verdiği cevap şu oldu:
-Şimdi siz bu seti alırsınız .arı ıslah edersiniz
eee
-ıslah edilmiş anaları bilmem kaç dolardan satarsınız
eee
-BENİM PAYIM NE OLACAK.
Yurt içi kargo da bana getirdiği kovandan sıfır maliyetle üreteceğim baldan kazanacağım parayı hesaplayıp ona göre kargo parası alıyor sanırım.
Ben reklam peşindeymişim yurt içi kargoyu kötülediğim için bal satışlarım artacakmış

Ey yurt içi kargo:
%kaçın fıransızmış umurumda değil.Sermayenin rengi yeşil değilmiş o da umurumda değil
Benim bugünlere 8-10 ytl taşıttığım bir kovanı bir yıl önce 48 ytl ye taşıdın.Fırsatcılık yapıp beni madur ettin. Bir yıl boyunca onlarca kargo işim oldu.Tek dikkat ettiğim konu "yurtiçi kargo olmasın" dı.Kendinizi saçma düşüncelerle savunmayın boş yere.İnsanlara hakaret ederek su yüzüne çıkmaya çalışmayın.Şapkanızı önününüze koyup düşünün.Fiyat politikanızı gözden geçirin,fırsatcılık yapmayın.Ve kendinizi savunurken isimsiz yorumlar atmayın.İsmini yazmaktan çekinen kişinin lafına kimse itibar etmez......................................

15 Aralık 2008 Pazartesi

Katıklı Hapis ustası YUSUF GÜRBÜZ

GÖRÜNMEZ KAZA

Rize de kaza geçiren bir işci olayı ayrıntıları ile anlatmak için,şantiye şefine bir mektup yazmış.
Okuyunca klasik karedeniz fıkralarından sandım ama değilmiş birebir gerçekmiş ....
"Sayın şantiye şefim;iş kazası tutanağına planlama hatası diye yazmıştım,bunu yeterli görmeyerek ayrıntı istemişsiniz.Şu anda hastanede yatmama sebep olan olay aynen aşağıdaki gib olmuştur.
Bildiğiniz gibi ben duvar ustasıyım.İnşaatın 6.katındaki işimi bitirdiğimde biraz tuğla artmıştı,yaklaşık 250 kg kadar olduğunu sandığım bu tuğlaları aşağıya indirmem gerekiyordu.Bunun için bir varil buldum ona sağlam bir ip bağladım.6.kata çıkıp ipi bir çıkrıktan geçirerek ucunu aşağıya saldım.Tekrar aşağıya inip ipi çekerek varili yukarıya çıkardım.İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp,tekrar yukarı çıktım.Tüm tuğlaları varile doldurup aşağıya indim.İpin ucunu çözünce kendimi havalarda buldum:Ben yaklaşık 70 kiloyum 250 kiloluk varil aşağı düşerken beni yukarı çekti,heyecandan ipi bırakmayı akıl edemedim.Yolun yarısında dolu varille çarpıştık.Sanıyorum sağ iki kaburgam bu esnada kırıldı.Tam yukarı çıkınca iki parmağım iple çıkrık arasında sıkıştı,böylece parmaklarımda kırılmış oldu.O sırada yere çakılan varilin dibi patladı ve tuğlalar yerlere saçıldı.Varil hafifleyince ben aşağıya inmeye varil yukarıya çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine çarpıştık,sol bacağımın kaval kemiği de o anda kırıldı.Can havliyle ipi bırakmayı akıl ettim ve yaklaşık 3.kattan aşağı düşerek yere çakıldım.Sol kaburgalarımla sağ bileğimde o anda kırıldı sanırım.Başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin hızla üzerime geldiğini gördüm.Kafatasımında böyle çatladığını düşünüyorum.Bayılmışım....
Gözümü hastanede açtım,Allah ın herkesi böyle görünmez kazalardan korumasını diler hürmetle ellerinizden öperim.Duvarcı ustanız Cengiz Sarıgül

13 Aralık 2008 Cumartesi

BAMBUS ARISI


Bayram münasebetiyle altınova ya gitmiştik ailece.Kardeşimin bahçesinde kurban bayramını geçirip,kurban vazifesini yerine getirdik.Bahçenin bakım işini emekli olan eniştem ve ablam yapıyor.Bahçede kendilerine ait bir ev ve 5 dönüm üzerinde yüzlerce ağaç var.Geçen sene yaptığımız ziyaret dönüşü bir bal kabağı hediye ettiler ki:arabanın bagajına zor yerleştirdim(Benim arabanın bagajı 2 kovan ailesi alıyor).Bu arada enişteninde bir arı ailesi var.Bayram boyunca benim eğlencem de bu arı ailesi oldu.Ordaki iklim şartlarını görünce,baharda arıları buraya getirebilsem dönüşte arılara 6-7 kat atarım diye düşünmeden edemedim.Resim merakım pek yok bu yüzden fotoğraf makinamı yanıma almayı unuttum.Ama bahçede rasladığım bambus arılarını görünce pişman oldum.Cep telefonuyla birini resimleyebildim.O kadar çok bambus arısı vardı ki.Sanırım çevrede bulunan çok sayıdaki seralarda kullanılmak üzere yetiştiriliyor.Tabiatın güzelliği beni oralara çekiyor,yamaçlardan bir kaç dönüm yer almaları için talepte bulundum.Rizeli bir dostum beni rizeye götürüp gezdirmek istiyor eğer gidersem orlardan gelemem herhalde.Doğa ya olan düşkünlüğüm mutlu huzurlu yaşantımın en büyük nedeni galiba.

4 Aralık 2008 Perşembe

KATILMIYOR DEĞİLİM

Şiş li'deki bir dürümcünün reklam broşüründen harfi harfine aktarılmıştır. --------------
Diyet, perhiz, rejim gibi faaliyetler hedefte Türk delikanlılarının ve genelde de Türk milletinin devamını engellemek için dış mihraklar tarafından gündeme getirilmiş şuurlu bir düzmecedir. Gaye, eskiden bir koyunu, bir oturuşta götüren dev gibi babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra bebeğini kundaklayıp, elde orak tarlada çalışmaya devam eden Türk kadınlarını; kalori hesaplayan, hapşırınca yatağa giren, fitness ve aerobik yapan çıtkırıldım tiplere dönüştürmek ve büyük Türk ırkını Çinliler, Japonlar gibi sıska, zayıf ve sağlıksız bir ırk haline getirmektir. İcabı halinde 240 kiloluk top mermisini tek başına namluya süren bir babayiğidin, kalori hesaplayan, yoğurtlu kebabı reddeden b ir züppe haline getirilmesinden daha büyük bir soykırım olabilir mi? İç yağının, kuyruk yağlarının, anamızın Vita yağının kolestrol yaptığı palavradır. Kolestrol, kebapları yedikten sonra iki şişe soda içerek ayarlanabilecek bir gaz durumudur. Sakın bu oyuna düşmeyin. Feminizm, kadın hakları, çevre şuuru ve eşitlik adı altında Türk kızlarının akılları çelinerek, yemek yapmayı bilmeyen, bizim istikbalimiz olan yavrularını, abuk subuk yiyeceklerle yetiştirecek, damak zevki gelişmemiş, sunta kılıklı diyet bisküvilerini yiyecek sanan bir hale getirmişlerdir. Ayrıca kör olası dış mihraklar, bu kızlarımıza kebap, soğan, çiğ köfte vb. Lezzetleri yiyen, bardak bardak şalgam suyu içen yiğitlerimize hanzo-kıro gibi sıfatlar takmayı öğretmişlerdir.Ayrıca son yıllarda moda gibi gösterilmeye çalışılan Çin mutfağı diye birşey yoktur. Bu sözde mutfak, acaip zerzevat ile acaip mahlukatın, wog adı verilen bir tencerede yarı pişmiş yarı çiğ olarak hazırlanıp insanlara eziyet olsun diye sopalarla yenmesinden ibaret bir hokkabazlıktır. Sakın kanmayın, sakın yemeyin. Helal değildir! Unutmayın su uyur, düşman uyumaz!

3 Aralık 2008 Çarşamba

YENİ ARILIK TAM BİR KLASİK


YENİ ARILIK

Yeni arılığımda bahar çalışmaları şimdiden başladı.Mevcut arılığıma 12 km uzaktaki bu mekan iklim olarak çok farklı.25-30 gün önce bahar geliyor.İlk uçuş sonrası tüm arılar buraya taşınacak

30 Kasım 2008 Pazar

YILDIZ KOVAN




Yıldız kovandan istediğim polen tuzaklı ve ruşet kovanlar geldi.İşcilik bir numara iyi kovan yapmış.Aldığı para helal olsun

ANA KIZ MUHABBET TE


ÇOK İLGİNÇ BİR RASTLANTI

Tarih 26 kasım 2008.Köpeklerin ve tavukların yiyecek ihtiyacını karşılamak amacıyla bahçeye gittim.Bu arada da tüm kovanları dıştan kontrol etmeye başladım.Hava ısısı 16dereceye kadar yükselmişti,hemen hemen tüm kovanlar pislik uçuşu için dışardaydı.12 nolu kovanda bir anormallik sezinledim,önüne oturup giren çıkanı incelemeye başladım.Kovanda %50 oranında erkek arı mevcuttu;hemen teşhisi koydum.Ya ana kaybı sonucu yalancı ana yada yaşlı ana.Elimde 6 adet yedek ana var birisini bu kovana vermeyi düşündüm ama sonradan vazgeçtim.Yeni aldığım bahçede işlerim vardı onları halletmek için bahçeden ayrıldım.Döndüğümde saat 16 civarı idi güneş inmiş hava soğumuş arılar kovanlara dolmuştu.Bir ara sundurmanın direğinde 2 arı gözüme ilişti.Yaklaştım baktım birisi kırmızı şapkalı kız.Büyük ihtimalle kutulardan birinden arılarla beraber çıkmış dönememişti.Hani benimde ana ihtiyacı olan kovanım varya;sanki o kovana beni ver der gibiydi.Isı hayli düşmüştü kovan açmak incelemek mümkün değil aldım bu anayı elime 12 nolu kovanın çıtaları üzerine koydum,kaydı indi aşağıya;olurmu bilmem ama bu kadar tesadüfün denk gelmesi bana o kovanın yaşayacağını düşündürüyor.

27 Kasım 2008 Perşembe

TERSTEN YAŞAMAK

TERSTEN YAŞAMAK;

Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş şeklidir. Şüphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel; hatta, mükemmel olurdu. Nasıl mı?

Camide uyanıyorsunuz. Bir tahta sandık içinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette. Tabuttan doğruluyorsunuz, yaşlı, olgun ve ağırbaşlı olarak. Herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi hazır. Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz. Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz. Ne güzel, hazır maaş, hazır ev... Altmışlı yaşlara kadar her şey garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz.

Sağlığınız gittikçe düzeliyor. Kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz. Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve işe ilk başladığınız gün size hoş geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz.. Ve Genel Müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan olarak işe başlıyorsunuz Herkes karşınızda el pençe divan... Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler başlıyor. Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz. Diğer hormonal aktiviteler artıyor, fevkalade… Aman ne güzel günler başlıyor...

Derken bir gün patron size artık ”Üniversiteye gitsen daha iyi olur” diyor. Bu arada babanız ortaya çıkmış, "Fazla çalıştın" diyor "Artık eve dön, işi bırak, okumaya başla, harçlığın benden olsun..." Keyfe bakar mısınız? Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor. Ekmek elden su gölden bir dönem başlıyor. Partiler, diskotekler, kızların sayısı artıyor.

Derken anne ve babanız sizi götürüp getirmeye başlıyor, araba kullanma derdi de yok artık... Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, "Evde otur, keyfine bak, oyuncaklarınla oyna" diyorlar... Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.

Derken anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir keyifli dönem başlıyor. Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde hazır. Bir gün karanlık ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok; bir kordondan besleniyor; sıcacık, yumuşacık, gürültü ve patırsız bir ortamda yaşıyorsunuz. Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz. Ve günün birinde müthiş bir keyif ile hayatınız bitiyor....

Nasıl ama; İŞTE YAŞAMAK.

KARİZMA


YORUMSUZ

22 Kasım 2008 Cumartesi

ADALET TEYZE

ADALET

Yayın Tarihi 1 Ekim, 2008 Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak yaşlı ciğerlerine sabahın ılık esintisi ile doldurdu. Abdestini aldı, sabah namazını kıldı. Mutfağa yöneldi. Çayla birlikte bir iki lokma bir şeyler atıştırdı. Oturma odasına yöneldi. Eski bir fiskos masasının yanındaki koltuğuna ilişti. Masanın üstü çerçeveler ile doluydu. Bir tanesine uzandı, camının üzerinde titreyen parmaklarını dolaştırdı. Çerçevenin içindeki fotoğrafta İstiklal madalyalı kara yağız bir adamla, makyajsız olmasına rağmen güzelliği göz alan bir kadın birbirlerine bakarak gülümsüyorlardı. Yaşlı kadın 'Günaydın Anne, Günaydın Baba' dedi. Usulca yerine koyduğu çerçeveye bir bakış daha attıktan sonra başka bir çerçeveyi eline aldı. Bu siyah beyaz fotoğrafta da subay üniformalı bir adamla bir gelin yan yana duruyorlardı. Yaşlı kadın çerçeveyi titreyen dudaklarla öptü. 'Günaydın Kocacığım' dedi. Kadın bu çerçeveyi de bıraktıktan sonra üçüncü ve son çerçeveye uzandı. Artık gözlerinden yaş damlıyordu. Fotoğraftaki biri erkek diğeri kız çocuklara bakıp 'Günaydın Evlatlarım' dedi. Tüm çerçevelere kısaca göz atıp 'Sizleri, hepinizi çok özledim' dedi. Gözlerinde biriken yaşları sildi. Artık ağlamak için bile yaşlı hissediyordu kendini. Ağır ağır doğrulduğu koltuğundan eski telefonuna doğru yöneldi. Ağır ağır numaraları çevirdi. Karşısına çıkan adama 'Bir taksi istiyorum' dedi ve adresi verdi. Kapısını kilitleyip, apartman merdivenlerine yöneldi. Yıllarca çekmediği zorluk kalmamıştı ama şimdi bu merdivenler hayatının en büyük engeli olmuştu. Ağır ve dikkatli bir biçimde iniyordu. Sabırsızlanan taksi şoförünün çaldığı korna sokağı inletiyordu. 'Patlama be adam' dedi. Nihayet taksiye binebildi. 'Teyze hoş geldin' dedi 25-30 yaşlarındaki şoför. 'Nereye gidiyoruz?' Kadın kısa bir sessizliğin sonunda 'Tüm bir gün beni taşırmısın?' diye sordu. 'Sana 500 lira veririm.' Adam küçümser bir gülümseme ile, 'Mal sahibi benden her gün 500 lira istiyor teyze' dedi. Kadın gülümsedi 'O zaman sana 650 lira vereceğim ne dersin?' 'Kurtarmaz ama senin güzel hatırını kırmayayım. İlk önce nereye gideceğiz?''Anıtkabir'e''Anıtkabir'e mi?'Evet''Tamam teyzeciğim''Yaş kaç teyzeciğim?''Seksen sekiz''Maşallah Allah uzun ömür versin teyzeciğim''Allah sağlıklı mutlu ömür versin oğlum''Haklısın teyzecim'Taksi Anıtkabir'in kapısına gelmişti. Şoför 'Teyzeciğim geldik' dedi. Dalgın görünen kadın 'Evladım burada yardımına ihtiyacım var' dedi. 'Benimle gel' Adam şaşırmıştı. 'Tabii teyze' dedi. Kuşkulu gözlerle 'Bizi buraya alırlar mı?' diye sordu.O ana kadar dalgın ve yorgun görünen kadın, bir anda irkildi. Gözlerinden ateş fışkırarak 'Ne demek almamak? Sen daha önce hiç gelmedin mi buraya?' dedi'Hayır''Kaç yıldır Ankara'da yaşıyorsun?''Ben Ankaralıyım teyze. Doğma büyüme''Ee o zaman''Ne bileyim bir kez okulla gelmiştik bayramda. Bayram olmayınca burası kapalı sanıyordum ben'Kadın sinirli bir şekilde kafa salladı. Şoför utanmıştı. Mozoleye çıkan mermer merdivenlere kadar konuşmadılar. Merdivenlere geldiklerinde Şoför kuşkulu bir şekilde 'Nasıl çıkacaksın Teyze?' diye sordu.'Her ay nasıl çıkıyorsam öyle''Her ay geliyormusun?''Evet'Uzun bir uğraşla merdivenleri çıktılar. Mozoleye doğru ağır ağır ilerlediler. İçerisi çok serindi. Şoför büyük bir azimle yürümeye çalışan kadının koluna girmişti. Kadının nefes alışları sıklaşmıştı. Nihayet mozolenin önüne geldiler. Kadın şoförün kolundan ani bir hareketle kurtuldu. Çantasını açtı. Tek bir karanfil çıkardı. Mozoleye doğru ilerledi. Çiçeği mozoleye koydu. Şoför şaşkınlıkla olayı seyrederken kadının ağzından şu sözlerin döküldüğünü fark etti. 'Hayatım boyunca sana verdiğim sözü tutmak için çalıştım' Ağır ağır geriye çekilen kadın ellerini açıp Fatiha okumaya başladı. Şoför kısa bir şaşkınlığın ardından ona katıldı. Kadın bir anlık suskunluktan sonra 'Hadi gidelim' dedi. Geldiklerinden çok daha ağır bir şekilde arabaya döndüler. Şoför kadının durumundan endişelenmeye başlamıştı. 'Yoruldun mu Teyze' dedi.Kadın sustu. Bir süre suskunluktan sonra 'Evet hem de çok yoruldum' diye cevapladı. 'Nereye gidiyoruz?''Bankaya'Şoför arabasındaki kadının herhangi biri olmadığını anlamıştı. Bu yaşlı kadının Atatürk'e verdiği söz ne olabilirdi? En sonunda dayanamadı. 'Teyzeciğim bir şey sorabilirmiyim?''Sor bakalım evladım''Anıtkabir'de Atatürk'e bir söz verdiğinizi söylemiştiniz. O söz nedir?''Uzun hikaye evladım''Olsun be teyze anlat ne olur''Ben lisedeyken bizim okulumuza gelmişti Atatürk. Beni de ona çiçek vermek için seçmişlerdi. Çiçeği verdiğimde bana ismimi sordu. Bende 'Adalet' dedim. Bunun üzerine 'Ne güzel ismin varmış' dedi. 'Okulu bitirince ne olacaksın' dedi bana. Hemşire dedim. Oda 'Güzel meslek ama bence sen Hakim ol ismine çok yakışır' dedi. Ben kadından hakim olmaz ki dedim. Kaşlarını çattı, 'Sen istedikten sonra olur. Senden söz istiyorum hakim olacaksın' dedi ''Sen ne dedin peki?''Mustafa Kemal emretmiş ne denir? Söz verdim.''Peki olabildin mi Adalet Teyze?''Evet ben Cumhuriyetin ilk kadın hakimlerindenim.''Vay be. Sende ne hikaye varmış Adalet Teyze''Herkesin bir hikayesi vardır evladım. Herkesin hikayesi de kendine göre değerlidir. Eğer insanların hikayelerini bilip anlayabilirsen insanlara daha anlayışlı davranabilirsin''Haklısın Adalet Teyze. Bu bankamı gelmek istediğin''Evet''Yardım edeyim mi? Bende geleyim mi?' 'Hayır. Sen burada bekle lütfen.Bu arada adın neydi evladım''Osman teyzeciğim''Tamam Osman. Beni 45 dakika kadar sonra buradan al olur mu?''Tamam teyzeciğim' Adalet hanım bankadan içeri girdi. Osman öğlen saatinin geldiğini fark edip yemeğe gitti. Yemek boyunca Adalet hanımı düşündü. 'Kim bilir neler yaşamış, neler görmüştür' diye düşündü. Tam vaktinde bankanın önündeydi. Adalet hanım 15 dakikalık gecikme ile geldi. 'Hoş geldin Hakim Teyze' 'Çok uzun zamandır bana Hakim denmemişti.' 'Hoşuna gitmediyse söylemeyeyim?' 'Yok aksine hoşuma gitti. Sağol' 'Nereye gidiyoruz?' 'Seyranbağlarına' 'Tabii' 'Hakim Teyze çok yer gezmişsindir sen' 'Tüm Anadolu'yu karış karış gezdik rahmetli kocamla' 'Ne iş yapardı amca?' 'Subaydı.' 'Ne zaman vefat etti?' '1952′de' 'Çok olmuş.Gençmiş' 'Kore savaşında şehit oldu.' 'Allah rahmet eylesin Hakim teyze' ' Sağol' 'Seyranbağları'na geldik nereye gideceğiz?' 'Sağa sap. İkinci binanın önünde dur.' 'Tamam.Buyur Hakim Teyze.Geleyim mi ben' 'Yok bekle burada' Osman beklemeye başladı. Bir ara merak etti. Binanın uzaktan görünen levhasına baktı. 'Seyranbağları Kız Yetiştirme Yurdu' yazısını okudu. Anlam veremedi. 'Bu kadın burada ne yapar ki?' diye düşündü. Yarım saat sonra Adalet hanım göründü. Yanında orta yaşlı kibar bir hanım vardı. Adalet hanımı arabaya ağır ağır bindirdi. Kadın 'Adalet Hanım size ne kadar teşekkür etsek azdır. Her zaman yanımızdasınız. Kızlarda sizi çok seviyor. Ne olur arayı çok uzatmayın. Yine gelin' dedi.Adalet hanım, buğulu gözlerle 'İnşallah. Kızlara selamımı söyleyin. Bende onları çok seviyorum. Onlara iyi bakın' dedi. Araba hareket etti. 'Nereye Hakim Teyze?' 'Hemen iki sokak öteye' Osman iki sokak ötede bu sefer başka bir binanın önüne park etti. Bu binada da 'Ankara Seyranbağları Huzurevi' yazıyordu. 'Bekle beni' 'Tabii Hakim Teyze' Yine 1 saate yakın bir bekleyişin sonunda bu sefer etrafında bir çok yaşlı kadın ve adamla çıkageldi Adalet Hanım. Sarılıp öpüştükten sonra oradan ayrıldılar. Osman dikiz aynasından Adalet Hanım'ın gözlerinden akan yaşları fark etti. 'İyi misin Hakim Teyze' 'İyiyim Osman. Eski dostları görünce insan bir hoş oluyor''Nereye gidiyoruz?''Cebeci Asri Mezarlığına''Tamam' 'Teyze nerelisin sen?''Aydın Sökeliyim. Babam orada pamuk ekerdi. Annem ev hanımıydı. Sonra Kurtuluş Savaşı oldu. Babam savaşa gitti. Söke işgal oldu. Biz dağlara kaçtık annemle. Saklandık dağ köylerinde. Savaş bitince Söke'ye döndük. Allah'a Şükür Babam'da sağ salim döndü savaştan.''Sonra ne oldu?''Liseye Aydın'a gönderdi babam. Orada Atatürk'le karşılaştım. Sözümü tutmak için İstanbul'a gittim. Hukuk fakültesine girdim. Orada rahmetli eşimle karşılaştım. O Harbiye'de okuyordu o zaman. Mezun olunca evlendik..''Çocuğunuz var mı?''Bir kızım bir oğlum vardı.''Neredeler şimdi?''Oğlum dışişlerinde çalışıyordu.''Ne güzel''1978′de Fransa'da Ermeniler öldürdüler.''Üzüldüm Hakim Teyze. Başın sağ olsun. O da babası gibi şehit oldu yani''Evet. Şehit babanın şehit oğlu. Allah kimseye evlat acısı vermesin.''Amin. Ya kızın?''O eşi ve çocukları ile İzmit'te yaşıyordu. Öğretmendi. 1999′da depremde hepsi vefat ettiler.''Allah rahmet eylesin.Boş boğazlığımla üzdüm seni Hakim Teyze kusura bakma''Sanki sormasan aklımdan çıkıyorlar mı evladım.Sen üzülme sağol''Geldik Teyze''Tamam evladım. Al işte paran artık gidebilirsin.''Hakim teyze buradan nasıl döneceksin? Ben seni bekleyeyim eve bırakayım.''Yok beni alacaklar buradan''Hakim Teyze bu para fazla. Kusura bakma ben sana yalan söyledim. Taksinin sahibi benden 350 lira bekliyor. Affet beni. 350 'yi ona veririm. Gerisi kalsın. Bende para istemem. Bugün senden aldığım hayat dersinin parasal karşılığı yok zaten.''Çocukların var mı?''İki tane ellerinden öperler.' Taksinin güneşliğinden çocuklarının resimlerini çıkarıp gösterdi. 'Adları nedir?''Kemal ve Ayşe''Oğlumun adı da Kemaldi.'Sessizliğin ardından Osman'ın elindeki parayı ittirdi Adalet Hanım.. 'Onlara bir şeyler al benim için. Onları okut. Ama yalansız, dolansız, çok çalışarak helal lokma ile büyüt ve okut. Atatürk'ün bana yaptığı gibi içlerindeki gücü fark etmelerini sağla. Bir de vatanını, milletini sevmelerini öğütle onlara.'Osman Adalet Hanımın ellerine sarılıp öptü. Ona iyi evlatlar yetiştireceğine söz verdi. Adalet hanım mezarlığın kapısından ağır ağır içeri girerken; Osman yaşlı gözlerle onu izliyordu. Hayatının en büyük dersini kendisi küçücük, yüreği yaşadığı acılara rağmen kocaman ve güçlü bu yaşlı kadından almıştı. Osman arabasını mal sahibine götürmeye karar verdi. Bu gün daha fazla çalışamazdı.Ertesi gün Ankara'da garip bir yağmur yağıyordu. Sanki gök delinmişti. Osman taksiyi mal sahibinden almış, durağa gelmişti. Çay ocağının yanında duran gazeteyi aldı. İlk sayfadaki haberlere göz gezdirdi. Siyaset doluydu gazete. Hiç anlamazdı. Sıkılıp adli olayların yer aldığı üçüncü sayfayı açtı. Taksiciler arkadaşları ile ilgili kötü haberleri genellikle oradan alırlardı. Göz gezdirirken bir haber dikkatini çekti.'Dün gece geç saatlerde Cebeci Asri mezarlığında bulunan cesedin Cumhuriyet tarihinin ilk Kadın Hakimlerinden Adalet YILMAZ'a ait olduğu belirlendi. Adalet YILMAZ'ın bulunduğu yerdeki mezarların eşine ve oğluna ait olduğu belirlendi. YILMAZ vefat ettiği gün bankadaki tüm parasını çektiği, bu parayı ikiye bölerek Seyranbağları'ndaki bir kız yetiştirme yurdu ile bir huzurevine bağışladığı belirlendi. Polis, Adalet YILMAZ'ın mezarlığa ölmek için gittiğini düşünüyor.'Osman bir anda sarsıldı. Gözyaşlarına engel olamıyordu. Taksici arkadaşları hiçbir şey anlamadılar. Bir daha da hiç anlatmadı Osman bu yaşadıklarını. Herkesin tek bildiği Osman'ın bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında 'Gökler bile sana ağlıyor' diyerek ağladığı…NOT: Bu Öykü, Sayın Nuriye ÖZDİNÇER tarafından gönderilmiştir.

21 Kasım 2008 Cuma

LAZ USULÜ KARA KOVAN


2009 da arı doldurulacak karakovanlar .Kendiside arı sevdalısı olan Osman Kardeşimiz el emeği göz nuru hazırlamış kovanaları .Ellerine sağlık

15 Kasım 2008 Cumartesi

FAZLA BAL ALMAK


Tüm arıcıların amacı;bin bir emekle sezona hazırladıkları kovanlardan azami balı almak değimlidir? Bende 2008 sezonunda 35 çıta bal aldığım yerli arımın öyküsünü yazayım istedim.
Sizleri bilmem ama bana göre bu sonuç başarıdır ve bu başarıyı bağladığım 3 neden vardır.
1.Mevsim şartları
2.Arımın ırkı
3.Ben

1.MEVSİM ŞARTLARI: 2008 sezonu bir çok yöremizle birlikte Ankara bölgesin de de bal verimi açısından iyi geçmiştir.Elbette ki bu başarıda en büyük etken budur.
2.ARIMIN IRKI : En büyük etken olan mevsim şartlarında diğer koloniler 50-60 kilo bal yaparken bu koloni şampiyonluğu göğüslemişse ayrıcalığı olduğu bir gerçektir.Nedir bu yerli diye adlandırdığım kolonimin diğer kolonilerden farkı?Bunu anlatmaya çalışayım.Bir kere şampiyonun kışlaması diğerlerinden farklı.Havalar soğumaya başladığı an kuluçkalıktaki çıtaların üst taraflarını tamamen mumla kaplayıp adeta mumdan örtü tahtası yapmakta değişik yerlerden 3-5 havalandırma deliği bırakmaktadır.Bu bahardaki kayıtlarımı incelediğim zaman şampiyonun martta yaptığım ilk bakımda diğerlerinden daha güçlü olarak kışı atlatıp bahara erdiğini görmekteyiz.Peki kıştan 8-9 çıta arıyla çıkan bu koloninin oğul a yönelmesi kaçınılmaz değimli diye düşünenler olur elbette.Ama şampiyon asla oğul vermiyor.Nektar akışının yoğunlaştığı haziran ortalarında anayı yedekleyip her yıl ana değiştiriyor.Bu yoğun nektar akışında bir süre larva beslemek zorunda olmayan arılarda daha fazla stok yapma imkanı buluyor.Diğer arılarımdan bir derece daha sert çatık kaşlı olan şampiyon kovanıyla temas sağlanmadığı sürece uysal kedi gibi.
3.BEN Peki hava şartları ve bu şampiyon ırka başarısında ben katkıda bulunuyormuyum?
Ne ler yapıyorum?Kısaca bunu anlatmaya çalışayım. Bir kere büyük nektar akışı dediğimiz gündönümüne kolonimizi iyi bir nüfusla ulaşmamızı sağlamak gerekliliğini hepimiz biliyoruz.Ben uyguladığım yöntemlerle kuluçkalığı sadece bir katta tutmayarak 25-30 çıtaya ulaşmasını sağlıyorum.Bu da çok bal toplayabilen kalabalık bir tarlacı nüfüsuna ulaşmamı sağlıyor.Bu damızlık kovanımdan bu sene 25 civarında ana üretip diğer kovanlara verdim.Eğer 2009 da bu kovanlar aynı başarıyı gösterirse benim ırk konusundaki tüm denemelerimin sonu olacak.Bu anadan Almanya ile birlikte Değerli dostum Hocam Yusuf Gürbüz beyefendiye de gönderdim.Orada başarılı olmasını diliyorum.2009 sonuçları pozitif olursa cennet vatamızın her yöresindeki dostlara bu arıdan gönderip denemelerini sağlayacağım.Kalın sağlıcakla

7 Kasım 2008 Cuma

AKŞAMLARA KIŞ GELDİ


Havalar ılıman gidiyor,gündüzleri hava baharı aratmıyor ama geceleri?Artık elmadağ kışı geceleri yaşamaya başladı

KIŞ HAZIRLIKLARI


Yıllardır yaptığım uygulama bu.Kovanları güzün ve baharın yağan yağmurlardan kışın yağan karlardan korumak.Isı kaybını engellesin diye oluklu teneke ile kovan arasına kalın mukavva koyuyorum.Bu yıl arı sayısı çoğalınca yenilerini almak zorunda kaldım.Artık arlarla sadece selamlaşacağım ta ki baharda ilk uçuş sonrasına kadar.

21 Ekim 2008 Salı

ARICILIK VE KAZANÇLARI


Aıcılık beraberinde böyle dostlarıda kazandırıyor.Yusuf ustama mangal hazırlarken ne kadar zevk aldığımı bu resimden okuyabiliyorum.Çok istedik toplanın gelin diye ama ;2009 da bekliyorum tüm dostları.

SONBAHARDA BAHÇE AYRI BİR GÜZELLİKTE




Sonbaharda bahçe ayrı bir güzellikte.Şimdiden baharda arılarımla yaşayacağım günlerin hayali başladı.Keşke dostlarımla aynı şehirde olsaydım

13 Ekim 2008 Pazartesi

AYAZ ARI KOVANI OSMAN EFENDİ

Ayaz arı kovanları ile ilgili blokumda bir yazı yazdım.Arkasında olduğunu beyan ettiğin kovandan başka herşeye benzeyen inşaatlık keresteden bozma tahta parçalarının bir haftada nasıl karpuz gibi dağıldığını resimledim.Pişkin pişkin yorum yazdın ben mail attım sana birebir değiştireceğimi taahhüt ettim dedin.Sanki ben kovan imalatcısıymışım gibi altında başka niyetler aradın.İkinci yazıyı yazdırdın bana.Utanmıyorsan arıcı dostlarımın yazdığı yorumları oku.Senin firman resmen dolandırıcı.İyi niyetli arı dostlarını reklamla avlayıp her kuruşunda alın teri olan paralarını alıyorsun.Kovan satıp memnun edemediğin arıcıların ödedikleri bedeller sana zehir zıkkım olsun.Utanmaz adam pişkinliği bırak keklediğin tüm arıcılardan özür dile helallık al bence
Eğer bu ülkedeki tüm arıcıların internet şansı olsa tek kovan satamazsın.

11 Ağustos 2008 Pazartesi

AYAZ ARI KOVANLARI

AYAZ ARI KOVANLARINDAN CEVAPyaptıgım iş için tabiki eleştiri yapmalısınız ama bunu hakarete götürmeye hiç bir şekilde hakkınız yok.bundan önceki yorumunuzu okuyup size kovanları iade edin yenisini gönderecegimizi e posta ile bildirdik.buna cevap vermeyip hakaret sınırlarını dahi aşan bu yorumunuzun altında acaba başka bi neden olabilirmi.emin olun ki işimizi begenmeyen ender müşterimiz var.işimizin arkasındayız ve bire bir degiştiririz.
Bu yorumu bugün okudum.Üzerinden bir ay geçmiş,arılarla meşgulken bloklara bakamıyoruz.
Bana kovanları iade edin yenisini gönderelim diye mail atmıklarını söylüyorlar ama öyle bir mail gelmedi.Bu karpuz gibi kovanları gönderecekmişim yerine yenisini göndereceklermiş yenisi farklımı acaba aynı mal değilmi? Sizi tanımam etmem başka ne amacım olabilir ki.Kovanlarınız eğer iyi olsaydı bunuda seve seve blokumda yazar dostlarımı kovan alma konusunda ayaz arı kovanlarını tavsiye ederdim.İşimizin arkasındayız demek lafla olmaz.Zaten parasındada değilim arkasında olduğunuz işiniz durumunu mayıs ayında resimledim.O kovanın arkasındaysanız size helal olsun iyi kovan yapıyormuşsunuz.Eğer ilk yazıma mail atmış olsaydınız 2.sini yazmazdım.
Bu sanal alemde arı dostlarının kandırılmasına asla razı gelmem tek amacım o.Yaptığınız kovan ortada bence dürüst olsun ve kalite mal yapmaya gayret edin.Lafla olmaz bu iş.Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz.

14 Temmuz 2008 Pazartesi

BAHÇENİN KRALI O


Bahçenin kralı o ,iyi bekçi ,herşey güzel ama son zamanda aramıza yeni katılan tavuklarıda rahat bırakmıyor.

ARIDAKİ KAT SAYISI


Bir zat ı muhterem bloğunda 3 kat arıya heybetli diye yazmış bunlara ne der acaba?

7 Haziran 2008 Cumartesi

ARILARDA GELİŞİM TAMAM

Kovanlarda aşağı yukarı birer kat bahar balı birikti.Büyük bal akımına kovanlar hazır ,kat yetiştirmek zor olacak şimdiden 2 kat ballık atılan kovan sayısı çoğaldı.Bu kovanlara 1-2 kat daha gerekecek gibi.Bu yağmur sonrası yöremizde 2008 arıcılık için altın yıl olacak

O TAM BİR PSİKOPAT


Bahçemin yeni bekçisi tam bir piskopat kuş uçurtmuyor.Kedilerle pek arası yok.Bahçeye gelen oldumu mecburen arkaya bağlıyorum.Zinciri kırmasından korkuyorum

27 Mayıs 2008 Salı

AYAZ ARI KOVANLARI

Ispartada ki osman ayaz denen zat.Netten arıcıları keklemeye devam ediyor.Tam bir hırsız kovanın eninden boyundan kapağından çalabileceği kadar çalmış.5 kovan aldım beşide kışın yakılmak üzere ayrıldı.Kullandığı kereste çok adi kovanlar karpuz gibi ayrıldı.Arı dostları bu tür üçkağıtcı düzenbazlara kanmayın reklama aldanmayın sakın ha alın terinizi kaptırmayın.Sitesine ilan bölümü koymuş hepsi uydurmaca.Bu adamdan kovan alıpta memnun kalan varsa lütfen bana yazsın.

MEGA KOVAN


Oğullar kovana sığmayıp yanınca mega kovan inşaatı başladı :)

25 Mayıs 2008 Pazar

ARILIĞIMA YENİ BEKÇİ


Arılığıma yeni bekçi geldi.Arı çalmayı düşleyen sayın hırsızlara uyarı aman dikkat!
Acemiyim ben tam acemi bu arıyı yaktım malesef

20 Mayıs 2008 Salı

OĞUL DEDİĞİN BÖYLE OLUR


Bu oğul kaç okka çeker dersiniz?

YUSUF USTAYA YAPTIĞIM JANTER KOVANI


Yusuf ustama yaptığım janter kovanı çıtaları tamamlandı boyandı üstü tenekelendi yakında ustamın eline geçer.

OĞULUN KOVANA GİRİŞİ

Yeni eve taşınan oğulun merasim gecidi

DAĞDA OĞUL BAŞLADI

Günlerdir dağda arılarımlayım.Oğullar ardı ardına çıkıyor.Zevkli bir koşturmaca devam ediyor.Bu yıl doyacağım galiba

3 Mayıs 2008 Cumartesi

EKMEKLE BAHAR BESLEMESİ

Yusuf ustama diyorum ki gezme dağ analarının peşinde dağlarda.Bak damızlık peşindeysen vereyim sana benim arılardan.Beslemesi ucuz.Bir kilo şeker 2 ytl,ben 2 ytl ye bir çuval bayat ekmek alıyorum.Arılara bir ay yetiyor.:)

ARILARA BÜLBÜL SESİ EĞİTİMİ

ÇİFTLEŞTİRME KUTULARI




Çiftleştirme kutuları faaliyete geçtiler.Bunlardan birinin örtüsünü kalın camdan yaptım.Arada izlemek hoş oluyor.

28 Nisan 2008 Pazartesi

HAFTA SONU ZİYARETİ







Önceden planlanmış bir ziyaretti aslında 10 mayısta arıcı dostlarımın olduğu vadiye gitmek.Giderken onlara helganın kızlarından götürmek.Ancak dostların çiftleştirme kutusuna duydukları acil ihtiyaç gezimizi 2 hafta öne aldı.Sabah buluşma yerine gittiğimde daha kimsecikler yoktu.Kahvede çayımı söyleyim yudumlamaya başladım,çay bitmeden dostum bünyamin göründü,Kısa süre sonrada tüm dostlar geldiler.Küçük muhabbet sonrası dağa çıkıldı.ardından yemek faslı ve arılıklarda hummalı çalışmalar.Bu ziyaret sırasında gördüğüm yakın ilgiden dolayı Ustam yusuf gürbüz e kardeşim Halil bilen e dostum bünyamin yiğit e dayım birol a Gürbüz beye adını hatırlamadığım diğer arı dostlarına gösterdikleri yakın ilgiden dolayı teşekkür ediyorum.Hayatımın en güzel gezilerinden birini geçirdim onlar sayesinde var olsunlar.

21 Nisan 2008 Pazartesi

SİPARİŞLER

Es es teki ekibe kutu siparişleriniz hazır alındı dedim.Birde not rkledim yağmurdan güneşten çabuk dökülüyor diye.İş başa kaldı tüm kutuları elden geçirdim kullanılır duruma getirdim:Gider gitmez ana konacakmışya;fırsatları olmaz dedim
elim değmişken birde boyayayıp süsleyeyim.Bakalım ekip beğenecekmi işciliğimi

18 Nisan 2008 Cuma

SİPARİŞLER ALINDI



Vadi de ki değerli dostlarımın ana çiftleştirme kutuları kazan dan alınıp bahçeye getirildi.Haftaya bu gün arabaya yükleme yapılacak cumartesi sabah erkenden yolculuk var

HELGANIN KIZLARINI YETİŞTİRECEK KOVAN

Helganın küçük kızlarını bu kovana emanet ettim bugün onları gelinlik çağa getirmek bunların görevi.Bakalım gerekli ilgiyi göstereceklermi.Gelinleri bekleyenler var.

16 Nisan 2008 Çarşamba

PETEK VERMEKTE GECİKME




Petek vermekte gecikirsek olacağı bu.Havalar ısınınca petek yetiştiremedim sonuç şerbetlik altında yaptılar yapacaklarını

ARMUDUN İYİSİ


Kim demiş armudun iyisini ayılar yer diye
.Bence onu diyenler "r" harfini söylemeyenler

PROPOLİS TAKVİYESİ


Temizlediğim kovanlardan biriktirdiğim propolisleri tekrar arılara ikram ediyorum.Kimi kaynaklar bunu sakıncalı görüyor hastalıkların yayılması açısından ama bende hasta koloni yok ki.

14 Nisan 2008 Pazartesi

ARİF UYSAL

Sonunda oda kervana katıldı.Onunda bir bloku var .Kutluyor başarılar diliyorum

30 Mart 2008 Pazar

KARA KOVAN SEVDASI

Tüm arıcı dostların içinde bir karakovan sevdası vardır sanırım.Bende 2 yıl önce hazırladım kovanları ama mevsimin kurak geçmesi nedeniyle içini doldurmak mümkün olmamıştı.Yağmurları görünce bu yıl tam zamanıdır diye düşündüm ve kovanlarıma küçük bir koruma yapıp ana çiftleştirme kutuları içinde yerinde bir köşeye yerleştirdim.Ya nasip,...

27 Mart 2008 Perşembe

ANA KUTULARI SEZONA HAZIRLANDI


Ana çiftleştirme kutuları ve bölünmüş kovanlar yerlerini aldı içlerinin dolacağı günü beklemekteler.Nasip olursa bu yıl 50 kutu kışlatacağım.Bahara eren her kutu bir kovan demek bunun önemini bu sene çok iyi anladım.

FİDANLAR GELDİ


Değerli Dostum Selahattin Güney in gönderdiği fidanlar geldi bir kısmını diktim kalanlarıda daha sonra dikmek ve komşulara dağıtmak üzere stokladım.Kendisine çok teşekkür ediyorum.Sağ olsun var olsun

GECE ISI -4 OLDU


Bu sabah uyandığımda ilk işim gece ısının nerelere kadar düştüğünü kontrol etmek oldu.Evet 4 gün önce gece ısı 17 derece iken şimdi -4 malesef.

21 Mart 2008 Cuma

BAHAR ÇALIŞMASI

Çalışmalar başladı ya ev dandini oldu.Geçen sene kullanılan çiftleştirme kutularını sıcak tazzikli suyla yıkadım:pırıl pırıl oldu.Bu sene çok ana üretmem gerek dostlar bekliyor.Srtaforların iyiliği o ahşap kısımları sökülüyor kalan kısmı strafor,istediğince yıka temizle.İlk posta üretim Alman helga dan olacak 2.posta yerli .

20 Mart 2008 Perşembe

KEKİ YİYEN SUYA KOŞUYOR

Kek arıların su ihityacını artırıyor galiba

BİR HAFTA DAYANMAYAN KOVANLAR







Ucuz etin yahnisi bu kadar olur.Reklama aldanmayalım.Bana soruyorlar marangozmusun sen diye.Napayım dışardan kovan aldık ta ne oldu bir haftada yamuldu.Firma yazmış birleştirmeler de vida ve tutkal kullanılmıştır diye:Küçükte olsa vida var ama tutkal yok.Galvaniz sac la açılmayı engellemiş ama sacı cam çivisi kullanarak sabitlemiş.Akıllandım artık dışardan kovan almak yok

13 Mart 2008 Perşembe

BENİM BAHÇEDE TÜM HAYVANLAR DOST


Kedilerle köpekler kavga etmez yanyana yatarlar ya arılarda köpeklerin yemeğine ortak.İçinde ne var diye sorarsanız hiç bir şey.Sadece suda eritilmiş kurumuş ekmek.Arıların su ihtiyacını burdan gidermelerinin bir nedenide galiba ekmek suyunu çok sevmeleri.

6 Mart 2008 Perşembe

YAVRU UÇUŞLARI BAŞLADI

baharla birlikte yavru uçurma başladı. Bu kovanın anası 2005 model kıyıp değiştiremedim.Çok güzel yumurta atmış.Bu bahar deşicek artık

2 Mart 2008 Pazar

BAL VERİMİ YÜKSEK KOVAN

Taşkın Özşahinin hediyesi olan ıhlamur kovanla tanıştı arılar ve çok hoşlandılar galiba ,sevince bakarmısınız.Bu kovana 4 adet ballık yaptırdım yetermi ki? :)

27 Şubat 2008 Çarşamba

APARTMAN KURULACAK ARSALAR

Bu kovanlar a normal bahar şartlarında 4 kat ballık atmazmıyım ben :)

ARILARDA BAHAR SEVİNCİ




Dün ısı 14 derece ye kadar yükseldi.Tüm kovanlarda bir telaşlı uçuş başladı.Ortalıkta görünmemesine rağmen çiğdem poleni geliyor.Şükür koloni kaybımız yok.

HER YER HALA KAR

Havalar ısınmaya başladı ama bizim dereye rüzgarın yığdığı kar erimekle bitmiyor

12 Şubat 2008 Salı

BALLI BABA ANKARADA

Hafta sonu birlik başkanlarının toplantısı için ankara ya gelen değerli dostum Selahattin Güney ile yemek sonrası uzun uzun arı sohbeti yaptık .
Zonguldak birlik başkanı Selahattin Güney,İstanbul birlik başkanı Fahriye Hamulu ve Eskişehir Birlik başkanı Gürbüz Turhan